Kul Haklarından ve Borçlardan Korunmak 

Hz. Allaha kulluk için geldiğimiz şu imtihan dünyasında Yüce Mevla’mız kendi
aramızda çok güzel ahlaki ve hukuki düzenlemeler yapmış, müminleri birbirine
kardeşler kılmış, kardeşliğe zarar verecek durumlardan bizleri sakındırdığı gibi
bunu kuvvetlendirecek muhabbet, tevazu, yardımlaşma gibi güzellikler daima
teşvik edilmiştir.
Bütün mahlukatı arasında mutlak bir adaletin sahibi olan Hz.Allah, kendi zatına
karşı işlenen hataları daha kolay afv ederken, mahlukatın haklarını hak sahibine
bırakmıştır. Öyle ki sadece insanlar değil, bütün canlıların hukukuna riayet ve
özellikle kul hakları, ehli imanı daima korkutmuştur.

Kul hakları içerisinde günlük hayatımızın bir parçası olan ticari borçlarımızın da
mühim bir yeri vardır. Hepimiz günübirlik ihtiyaçlarımızda zaman zaman
birbirimize borçlanırız. Burada faiz kesinlikle reddedilirken; kardeşliğin bir gereği
olarak, isteyene borç vermek, ödemede ve vadede kolaylık göstermek Cenab-ı
Hakk’ın razı olduğu fiillerden sayılmıştır. Allah için bir kardeşine borç vermek, pek
çok ayeti kerimede, Hz. Allah’a borç vermek olarak ifade edilmesi bunun manevi
değerine işarettir. Hadid suresinin 18. Ayeti kerimesinde
mealen şöyle buyruluyor:
“Muhtaçlara yardım eden erkeklere, muhtaçlara yardım eden kadınlara ve
Allah’a (O’nun muhtaç kullarına) güzel (bir şekilde) ödünç verenlere bu
fazlasıyla ödenecektir. Ayrıca onlara pek değerli bir mükafat da vardır.”
Devamındaki ayette ise şöyle müjdelenir:
“Allah’a ve peygamberlerine (böyle) iman edenler var ya, işte onlar rableri
katında sıddıklar ve şehitler mertebesindedirler. Mükâfatları ve nurları
(âhirette) onları beklemektedir…”
Görüldüğü üzere Yüce Mevla’mız kendi rızasını her türlü maddi menfaatin
üstünde tutup, din kardeşinin sıkıntıdan kurtulmasına yardım edenlere
böyle muazzam nimetler bahşetmektedir.

Bununla beraber borçlanan kişi tamamen ihtiyaç ve zaruretini gidermek ve
borcunu en güzel şekilde ödemek niyetinde olmalıdır.
Hadis-i Şerifte Abdullah İbni Cafer (R.A) Resûlullah(sas)in şöyle buyurduğunu naklediyor.
“Borç, Allah’ın hoşlanmadığı bir şeye ait olmadığı müddetçe, Allah-u Zülcelal
hazretleri, borcunu ödeyinceye kadar borçlu ile birliktedir.”

Özellikle içerisinde bulunduğumuz dönemde üretimin daima artması, her şeyin
sürekli daha güzelinin üretilmesi, insanlar arasında sonu gelmez bir tüketim
hırsını beraberinde getirmektedir.
İnsanlarımız birbirleri ile yarışıp daha çok harcamaya yönelmekte, bu ise maddi
ve manevi sıkıntıları beraberinde getirmektedir.
Öte yandan ticari hayatın olumsuzlukları dürüst çalışan pek çok tüccar ve esnaf
için büyük bir sıkıntı ve imtihan sebebi olmaktadır.
Bu bakımdan, Yüce Dinimizin bizlere öğrettiği gibi; dünyalık hususunda
kendimizden daha aşağıda olanlara bakmak, elimizdeki nimetin kıymetini
bilmemizi, nankörlük etmeden Cenab-ı Hakk’a şükretmemizi sağlar. Şükür büyük
bir ibadettir.
Ahiret hususunda ise daima kendimizden yukarıda olanlara bakmak,
eksiklerimizi görmek, ibadette yükselmemize yardım eder.
Bu olmadığı zaman dünya hırsı bizleri farklı sıkıntılara sürükleyecektir.
Bunlardan birisi de borç yükü altında ezilmektir.
Resulullah (sas) Efendimiz borçlu olarak vefat eden kişinin Cenaze namazında imamlıktan çekilmiş, “kardeşinizin namazını siz kılın,” buyurmuştur.
Fahri kainat efendimiz çoğu kere günahtan ve borçtan Allah’a sığınmıştır.
Hz. Aişe radıyallahu anha’nın,“Yüce Allah’a borçtan sığındığınız kadar hiçbir şeyden
sığınmıyorsunuz?” sözüne, O şöyle cevap vermiştir:
“Kişi borçlandığı zaman konuşur ve yalan söyler, söz verir sözünde duramaz.”
(Sahihi Buhari)
Mümin uyanık olmalı, adımlarını temkinli atmalı, kendisini, çoluk çocuğunu
sıkıntıya sokacak gereksiz maceralardan sakınmalıdır. Hadisi şeriflerde
buyrulduğu üzere; Dünya sevgisi bütün hataların başıdır.” (Ebu Davud)
ve “Gerçek hayat, ahiret hayatıdır.” (Buhari -Müslim)

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.