Kategori arşivi: MİZAH

SONUNDA …. GELECEK

Bir gün pazarda, Nasreddin Hoca’nın çuvalını hırsız çalmış. Hoca, çuvalını aramayıp, doğruca mezarlığa giderek hırsızı beklemeye başlamış. Bunu görenler:

– Hocam, hırsızı aramayıp mezarlıkta ne yapıyorsunuz? diye sormuşlar.

– Arayıp da niye zahmet edeceğim, en sonunda o da mezarlığa gelecek ya, diye cevap vermiş.

Reklam

Nasreddin Hoca Fıkrası : Bahçeye Giren Yabancı Hayvan

             Hoca Efendi’nin bahçesine yabancı bir hayvan girer. Hoca, koşar arkasından ama yakalayamaz. Biraz canı sıkılmıştır. Lâkin yapacak bir şey yoktur. Aylar sonra her nasılsa bu hayvanı pazarda görür. Yanına koşar ve hesabını sorar. Sahibi uzaktan heyecanla, ne oluyor diye gelir ve :

“Kendi halinde duran hayvana ne anlatmaya çalışıyorsun öyle?” der. Hoca Efendi:

“Sen sus! O, suçunu pek güzel biliyor.” der

***

                Bu fıkrada anlatılmak istenen şudur. Kaçırdığınız bir fırsatın arkasından hayıflanmayın, kendinizi paralamayın, üzülüp strese düşerek hasta olmayın ama üzerine bir bardak su içip unutmaya da çalışmayın. Süreci takip edin, sizi üzen hadiseleri düzeltecek fırsatlar, karşınıza çıkacaktır.

Kaynak : Nasıl Yönetirdi Sahife 62. (İnsan ve Hayat Kitaplığı)

Diğer Nasreddin Hoca Latifeleri için tıklayınız…

:) Size Bir Vasiyetim Var.

Nasreddin Hoca birkaç ahbabıyla oturmuş, sohbet ediyormuş. Sohbet nihayete ermek üzereyken,
“Size bir vasiyetim var.” demiş. Çevresinde oturanların ağzından, hep birlikte
“Seni dinliyoruz Hocam.” lafı çıkmış. Nasreddin Hoca herkesin gözüne teker teker bakmış ve
“Ben öldüğüm vakit, beni eski kabre koyun.” demiş. Herkes şaşkın şaşkın birbirine bakmış, kimse Nasreddin Hoca’nın bu söylediğine anlam verememiş. Kısa bir süre sessizlik oluşmuş. Derken oturanlardan biri daha fazla dayanamayıp çekingen bir sesle
“Niçin?” diyebilmiş. Nasreddin Hoca da cevaben,
“Sual melekleri geldiğinde, ben sual olundum, görmez misiniz kabrim bile eskidir, derim.” demiş.
***
Bu latifenin şerhi, kalp hazinenize sakladığınız ne ise, hazinedarın bekçileri geldiğinde, gözlerinden kaçırmanız mümkün değildir.

Diğer Nasreddin Hoca Latifeleri için tıklayınız…

NASREDDİN HOCA
Nasreddin Hoca’nın birbirinden güzel fıkraları bize iyiliğin, dürüstlüğün ve hoşgörünün yollarını gösterir. Bilgi, görgü ve hikmet dersleri verir. Nasreddin Hoca konuşmaya başladığında herkes susup onu dinler. Fıkraları dünyanın her yerinde, duyan herkesi güldürür, düşündürür. Gerçekten bu fıkralar sadece güldürmek için değil, daha çok düşündürmek, ibret vermek için anlatılır. 13. yüzyılda yaşadığı sanılan Nasreddin Hoca,
aradan geçen yüzyıllara rağmen hala içimizde yaşamakta ve herkes tarafından sevilmektedir,
O, bütün kötülüklere düşman, bütün iyiliklere dost, samimi, dindar ve keskin zekalı bir insandır Fıkralarını okuyalım, öğrenelim: Az gülelim, çok düşünelim

:) Nasrettin Hoca’ya sorarlar

“Nasrettin Hoca’ya sorarlar :
– Hocam siz evliya mısınız ?
– Evet , ben evliyayım. İsterseniz şu karşıdaki ağacı çağırayım yanıma gelsin ?…
– Tamam hocam, çağır görelim , derler.
Hoca 3 kere ağacı çağırır fakat ağaç gelmez.
– Gelmedi hocam , derler.
Hoca :
– O gelmezse biz gideriz o zaman , evliyada kibir olmaz , der .. 

***

 

:) SANATIN YARISI

Nasreddin Hoca çocukken onu bir terzinin yanına çırak olarak vermişler. Aradan altı yedi ay geçmiş.
Bir gün anacağı çocuğu yanına oturtup:
– Anlat bakalım oğlum demiş bu kadar aydır gidip geliyorsun. Ne öğrendin ustandan?
Küçük Nasreddin kocaman gözlerini anasına dikip:
– Anam diye cevap vermiş. Dualarının bereketiyle terzilik sanatınının yarısını öğrendim. Artık dikilmiş şeyleri güzelce sökebiliyorum. Şimdi iş sökülmüşleri dikmeye kaldı. Ama sabredip onu da öğreneceğim,
hiç merak etme sen…

***

DİĞER NASREDDİN HOCA FIKRALARI İÇİN TIKLAYINIZ….

:) Karışan Ayaklar

Üç dört çocuk ayaklarını suya sokmuş oynarlarken Nasreddin Hoca’nın yanlarına doğru geldiğini görmüşler. Bir muziplik düşünmüşler hemen:
– Aman hocam diye bağırmış birisi. Ayaklarımız birbirine karıştı. Bir türlü bulamıyoruz.
– Ya demiş, Nasreddin Hoca, ben şimdi bulurum onları.
Eline geçirdiği sopa ile başlamış su içindeki ayaklara vurmaya.
Çocuklar zıplayıp kalkmışlar sudan. Hoca gülmüş:
– Tamam mı demiş, herkes ayağını buldu mu şimdi?.

***

DİĞER NASREDDİN HOCA FIKRALARI İÇİN TIKLAYINIZ…

:) Nasreddin Hoca Fıkrası : MARİFET KAVUKTA MI?

Adamın biri kargacık burgacık yazılarla dolu bir mektup getirir Hoca’ya:
– Hocam der şunu okuyuver Allah aşkına.
Hoca mektuba dikkatle bakar. Yazı o kadar kötü ve karışıktır ki okumak mümkün değil.
– Al der, ben bu yazıyı okuyamadım!
Adam birden sinirlenir:
– Yahu der, ne biçim hocasın sen! Kocaman kavuğundan bari utan.  Bir mektubu bile okuyamadın!
Bu sefer sinirlenmek sırası Hoca’ya gelir. Kavuğunu çıkartıp adamın kafasına geçirerek:
– Haydi der,  marifet kavuktaysa sen oku da görelim!

***

Şer Bilinen Hadiseler ve Duaların Sonucu

:) Nasreddin Hoca Fıkrası : İŞE YARAR ŞEY

Bir gece yarısı derin bir uykuya dalan Hoca’yı, hanımı telaşla uyandırır. Hoca uykulu uykulu sorar:
– Ne var hanım? Ne diye uyandırıyorsun beni?
Hanımı:
– Kalksana efendi der korkulu bir sesle. Aşağı katta tıkırtılar duyuyorum. Eve hırsız girdi galiba.
Hoca hiç aldırış etmez;
– Merak etme hanım der, eğer işe yarar bir şey bulursa gidip alırız elinden!.

:) HALEP ORDAYSA ARŞIN BURADA

Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile
karşı övünüp duruyormuş:
– İşte ben böyle güçlü ve maharetli bir adamım.Evet ben Halep’te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!…
Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş. Palavracının yanına yaklaşıp:
– Yaa demiş demek sen altmış arşın atlarsın.Haydi atla da görelim.
Adam hık mık etmiş. “Ama demiş ben Halep’te
atladım…” Hoca kızmış:
– Canım demiş, Halep oradaysa arşın burada!?

***

NASRETTİN HOCA
Nasreddin Hoca’nın birbirinden güzel fıkraları bize iyiliğin, dürüstlüğün ve hoşgörünün yollarını gösterir. Bilgi, görgü ve hikmet dersleri verir. Nasreddin Hoca konuşmaya başladığında herkes susup onu dinler. Fıkraları dünyanın her yerinde, duyan herkesi güldürür, düşündürür. Gerçekten bu fıkralar sadece güldürmek için değil, daha çok düşündürmek, ibret vermek için anlatılır. 13. yüzyılda yaşadığı sanılan Nasreddin Hoca,
aradan geçen yüzyıllara rağmen hala içimizde yaşamakta ve herkes tarafından sevilmektedir,
O, bütün kötülüklere düşman, bütün iyiliklere dost, samimi, dindar ve keskin zekalı bir insandır. Fıkralarını okuyalım, öğrenelim: Az gülelim, çok düşünelim.

BUZAĞININ ANASI

Bir buzağı Hoca’nın bostanını harap etmiş. Ne var ne yok tepelemiş yaramaz buzağı. Hoca’nın fena halde canı sıkılmış. Eline bir sopa geçirmiş, buzağının anası olan ineği kovalamaya başlamış:
– Yahu demişler, bostanını buzağı harap etti. Sen buzağının anasının peşinden koşuyorsun…
– Bilmez gibi konuşmayın demiş hoca. Çocuk ne öğrenirse anasından, babasından öğrenir…

***

NASRETTİN HOCA
Nasreddin Hoca’nın birbirinden güzel fıkraları bize iyiliğin, dürüstlüğün ve hoşgörünün yollarını gösterir. Bilgi, görgü ve hikmet dersleri verir. Nasreddin Hoca konuşmaya başladığında herkes susup onu dinler. Fıkraları dünyanın her yerinde, duyan herkesi güldürür, düşündürür. Gerçekten bu fıkralar sadece güldürmek için değil, daha çok düşündürmek, ibret vermek için anlatılır. 13. yüzyılda yaşadığı sanılan Nasreddin Hoca, aradan geçen yüzyıllara rağmen hala içimizde yaşamakta ve herkes tarafından sevilmektedir,
O, bütün kötülüklere düşman, bütün iyiliklere dost, samimi, dindar ve keskin zekalı bir insandır Fıkralarını okuyalım, öğrenelim: Az gülelim, çok düşünelim.

DİĞER NASREDDİN HOCA FIKRALARI İÇİN TIKLAYINIZ…

:) İyilik!

Babası Murat’a, sınıfta en çok hangi arkadaşını sevdiğini sordu:

“En çok Ahmet’i seviyorum. Hem yalnızca ben değil, onu bütün sınıfımız çok seviyor.” dedi.

Sınıfın en çok sevilen bu öğrencisini Murat’ın babası çok merak etti:

“Neden hepiniz en çok onu seviyorsunuz?” Murat bütün içtenliğiyle cevapladı:

“Geçen yıl büyün sınıfa grip bulaştırdı, on gün okula gitmedi.” Dedi. “Havalar soğusun, belki bu yılda iyilik yapar hepimize…”

Kaynak : İnsan ve Hayat Dergisi

***

Diğer mizâh yazıları için tıklayınız…

 

:) KİM ZAYIFLAMIŞ

Kilo derdi olan iki arkadaş şöyle konuşuyorlardı.

Zayıflamaya karar verdim. Her gün üç saat ata biniyorum.

Peki ne oldu?

At beş kilo zayıfladı.

Diğer mizâh yazıları için tıklayınız…