Bütün bereketlerin toplandığı, müminlerin umumi affa, mağfirete ve hidayete nail olduğu bu ayın, Ayeti Kerimede ifade edildiği üzere çok önemli iki özelliği vardır. Birincisi, İslam’ın 5 esasından biri olan oruçtur. Diğeri de Kuran-ı Kerimdir ki bu ay, faziletini bu ayda indirilmeye başlanan Kuran-ı kerimden almıştır.
Nitekim okumuş olduğu Bakara suresinin 185.ayeti kerimesinde mealen şöyle buyruluyor: “Ramazan ayı, öyle bir aydır ki insanlara
doğruyu bildiren, doğruluğa ait apaçık delillerden ibaret olan, hakla
bâtılı ayırt eden Kur’ân-ı Kerim, bu ayda indirildi. Sizden kim, bu aya
erişirse orucunu tutsun…”
Ayeti kerimede de ifade buyrulduğu üzere ramazanı şerif ile Kuranı
kerim arasında sıkı bir münasebet vardır. Kuranı kerim Ramazanı şerifte
indirilmeye başlandı. Ayrıca her sene Ramazan-ı şerifte Cebrail (as) iner,
o ana kadar inmiş olan ayetleri sırası ile tamamen okur, efendimiz (sas)
de takip ederdi. Yani mukabele yaparlardı. Efendimiz (sas)in irtihal
edecekleri sene Cebrail(as) iki defa gelmiş ve iki defa aynı şekilde Kuranı
kerim hatmedilmiştir. Bu bakımdan Ramazan-ı şerifte Kuranı kerimi hiç
değilse bir defa hatmetmek sünnettir. Bunun mukabele şeklinde olması
ise ayrıca sünnettir. Onun için günlük meşgalelerin arasında gaflet edip
Kuran-ı Kerim okumaktan, onun nurlu ikliminden uzaklaşan; ama
kalbinde onun hasretini taşıyan müminler, Ramazan-ı Şerifin gelmesini
fırsat bilerek mukabele okuma , Kuran-ı Kerimi hatmetme programlarını
şimdiden yapmaktalar.
Ayrıca okulların da tatil olması çocuklarımıza, yaz kurslarına giderek
Kur’an-ı Kerimi ve yüce dinimizin güzelliklerini öğrenme fırsatını
vermektedir.
Ramazanı şerifin nurlu iklimi ile kuranı kerimin nuru birleşince
terbiyesine memur olduğumuz çocuklarımızın manevi dünyalarında
güzel tesirler bırakması daha kolay olacaktır. Ayrıca hem çocuklarımız
hem de onlara sebep olan başta anne ve babaları olmak üzere bu
hizmete emeği geçen herkes çok daha büyük dereceler kazanacaktır.
Çünkü Ramazanı şerifte yapılan her hayrın derecesi kat kat fazla
verilmektedir.
Namaz sahih olacak şekilde Kur’an okumayı öğrenmek, genç ihtiyar,
erkek kadın her Müslüman için farz-ı ayn’ dır. Hutbeme mevzu olarak
okuduğum hadisi şeriflerinde , “Kalbinde Kur’an-ı Kerimden hiçbir ayet
bulunmayan kimse harap olmuş ev gibidir” buyuran Peygamber
Efendimiz (s.a.v.), Eshabına önce iman esaslarını telkin etmişler, daha
sonra da Kur’an-ı Kerim okumayı öğretmişlerdir.Bu itibarla, “Ben
mü’minim, ben Allahın kulu ve O’nun Resûlü’nün ümmetiyim.”diyen
herkes, Kur’ân-ı Kerîm’e alâka duymak, onu öğrenmek ve imkânı
nisbetinde öğretmek mecburiyetindedir. Zira Kur’ân-ı Kerim’e ne kadar
çok alaka duyulursa, maddi-manevi o kadar çok fayda elde edilir.
Kur’an-ı Kerim’i okumak bir ibadet, hem de Allah katında ecir ve sevabı
en yüksek olan bir ibadettir.
Hadisi şerifte şöyle müjdelenmiştir:
“Kim Kur’an-ı okur, helalini helal, haramını haram bilerek gece
gündüz onunla amel ederse, Cenab-ı Hak o kimsenin etini ve kanını
ateşe haram kılar. Onu itaatkar, faziletli elçi meleklerle beraber kılar.
Kıyamet günü geldiği zaman da Kur’ân-ı Kerim onun lehinde delil
olur.”
Ne mutlu Ramazanı şerifin nurlu iklimini fırsat bilip Kuranı kerimin
muazzam faziletlerine nail olanlara…
***