Alim ve bilge bir insan günlerden bir gün talebesi ile birlikte yaşadıkları yerin civarında gezerlerken, bir tarlanın yanındaki ağaçlardan birinin altında eski bir çift ayakkabı gördüler. Muhtemelen o civarda, tarlasında çalışan birisinin ayakkabısıydı.
Talebe: “Hocam bu ayakkabıyı saklasak da, sahibi geldiğinde ayakkabısını bulamayınca, o anki halini seyretsek olur mu? Hem dünya malını yitiren bir kişinin halini müşade etmiş, dersler çıkarmış oluruz” dedi.
Hocası: “Alacağımız dersleri yada bir şeyleri izleyerek duyacağımız hazzı ve sevinci başkalarının üzüntüsü veya kaybının üzerine kurmak doğru değildir. İstersen şöyle yapalım. Sen varlıklı bir ailenin çocuğusun. Bu ayakkabının içine bir miktar para bırak, sahibinin gelip bunu gördüğü zamanki sevincini seyredelim”
Talebe bu teklifin daha güzel ve hikmetli olduğunu düşündü. Adamın ayakkabısının içine bir miktar para koydu. Hocası ile görünmeyecek şekilde bir ağacın arkasına saklanıp beklemeye koyuldular.
Bir süre sonra, ayakkabının sahibi geldi. Elbiselerini değiştirdi, ayakkabısını giyerken içinde bir şey olduğunu farketti. Baktığında bunun para olduğunu gördü. Bir müddet etrafına bakındı, hiç kimseyi göremeyince, dizleri üserine oturdu ve ellerini açıp:
“Ya Rabbim, Sen kalplerde olanı bilensin. Eşimin hasta, çocuklarımın aç olduğu sana malumdur. Verdiğin bu nimet için sana sonsuz şükürler olsun.” deyip gözyaşlarına boğuldu ve uzun bir süre ağladı. Bunu gören Hoca ile talebesi de göz yaşlarını tutamadılar.
Sonra Hoca talebesine döndü: “Bu senin yaptığın ilk tekliften daha güzel olmadı mı, şu an daha mutlu ve huzurlu değil misin?” dedi.
Talebesi: “Evet Hocam, daha mutlu ve huzurluyum. Şimdi, daha evvel anlamadığım şu cümlenin de manasını anladım. Verdiğin zaman, aldığın zamankinden daha mutlu olursun.”
Vermek ise sadece mal ile alakalı bir şey değildir. Sahip olduğun her şeyden verebilmek ile alakalı bir durumdur.
Sonra Hoca devam etti:
“Evladım! Güçlü ve haklı olduğunda affetmek: Vermektir.”
“Yokluğunda kardeşine dua etmek: Vermektir.”
“Başkasının hakkında iyi olanı düşünmek: Vermektir.”
“Haksız iken özür dileyebilmek: Vermektir.”
“Namahrem olana kem gözle bakmamak: Vermektir.”
“Başkasının hakkını korumak, hukukuna riayet etmek: Vermektir.”
“Güler yüz ile muamele etmek: Vermektir.”
“İnsanların gönüllerine sevinç ekmek: Vermektir…”
Sevincimizi başkalarının üzüntüsü üzerine değil sevinci üzerine kurmak dileğiyle.
Reklam