Etiket arşivi: “Müslüman

“Siz Olsaydınız, Nasıl Hareket Ederdiniz?”

Emevî Halifesi Ömer Bin Abdülaziz (r.a.), her gün öğleye kadar Müslümanların problemlerini dinler, sıkıntılarını gidermeye çalışırdı. Yine bir gün sabah namazından sonra öğleye kadar Müslümanların işleriyle uğraşır. Gayet yorgun düşer. Evine istirahata çekilir. Hemen arkasından en küçük oğlu yanına girer ve:

“Babacığım! Şimdi ölüp ahirete göçmeyeceğinizden emin misiniz ki; ihtiyaç sahipleri kapınızda sizleri bekleyip dururlarken siz buraya çekilip istirahat ediyorsunuz.  Bu uygun olur mu?” der. Bunun üzerine halife böyle bir çocuğu, Allah, kendine verdiği için şükreder ve hemen mesai yerine gider.

Kaynak : Nasıl Yönetirdi Sayfa 50

Reklam

Dilin Afetleri, Sövüp Saymak

İslam dini, iman ve ibadetle beraber güzel ahlakı da emreder, onunla bütünleşir. Hayatımızın tamamında da edep ve nezaket usulleri öğretilir.

Haya ve Edeb dini olan İslâm, edebe aykırı hareket ve sözden uzaklaşmayı her mü’mine emreder. Hayâ imandandır.” Müminin kalbindeki iman nuru ve yaptığı ibadetler onun azalarına da sirayet eder. Onun elinde dilinde ve davranışlarında hep güzel ahlakın numuneleri vardır.

Dili ile Yüce Allah’ın ismini zikrediyorsa onu başka şeylerle kirletmez.

Bilhassa yalan, iftira, gıybet, dedikodu, laf taşımak gibi dil afetlerinin ahiret yıkımına sebep olduğunu bilir.Okuduğum Hadis-i Şerifte ifade buyrulduğu üzere; “Müslüman, elin­den ve dilinden insanların selâmette olduğu kimsedir.”

Onun için, eli ile dili ile veya uygulamaları ile hiçi kimseyi rahatsız edemez.

Ebû Hureyre (r.a.) ın rivayetine göreRasûlullah (sav)e, insanları cennete en fazla sokan şeyin ne olduğundan sorulduğunda;

“- Allah korkusu ve güzel ahlaktır.” buyurdu.

 (Başka bir zaman): İnsanları en fazla ateşe sokacak nedir, diye sorulunca da: 

-Ağız ve ırz’dır. ” buyurdular. (Tirmizî, kitabü’l-birr 62.)

Dil afetleri içerisinde, yaşadığımız topluma ne zaman sirayet ettiğini bilmediğimiz, belki de kanıksadığımız; ama İslam’a ve insanlığa hiç yakışmayan çok yaygın bir hastalıktan bahsetmek istiyorum.

O da sövüp-saymak, ahlaksızca  konuşmaktır.

Bu hastalık günümüze o kadar yaygın ki; adeta Türkçemizdeki bir bağlaç halinde, rahat bir şekilde kullanılmaktadır… Maalesef; aile ortamlarında, baba oğul birbirlerine konuşurken bile bu çirkin kelimelerden sakınılmamaktadır.

Bazen öfke anında,bazen de hiçbir sebep yokken cümlenin başında, ortasında, sonunda bu iğrenç ifadeler sayılıp dökülmektedir. Bunlar yetmiyormuş gibi, bir de edep ve haya timsali olması gereken hanımlar ve genç kızların bu hususta adeta erkeklerle yarışması toplumumuzdaki ahlaki seviyeyi göstermesi bakımından oldukça ibretliktir.

Halbuki sövmek, İslam edeplerine aykırı bulunan hareketlerin başında ge­lir.

Sövmenin en ağırı, ırz ve namusa tecavüzü ifade eden galiz lâflardır. Bunlardan başka, bir kimsenin ailesinin ve kendisinin ırzına ve na­musuna leke teşkil edecek, şeref ve haysiyetini kıracak sözlerde bulun­mak da sövme fiiline dâhildir.
Sövmek denilince mutlak ve hiçbir kayda tâbi tutulmaksızın tamamı yasaktır.

Sövme lafızlarının arasındaki fark, günahın şiddet dere­cesindedir.

Bazı sövmeler, insanı dinden, imandan uzaklaştırıp küfre götürür. Bu se­beple o gibi sövmelere Türkçemizde “Küfür lâfzı” veya “Küfretmek” de denilmiştir.

Meselâ bir kimse­nin mukaddesattan birine; Peygambere, Kur’ân’ a, iba­detlere ve dinî hükümlere sövmesi onu dinden çıkarır ve imandan mahrum eder.

Aynı zamanda insanın başı ve başında bulunan, göz kulak gibi azaları da mukaddestir. Onlardan birine sövmek de kişiyi dinden çıkarır.
Rabbimizin “öf” bile dememize müsaade buyurmadığı anne ve babamıza sövmek büyük günahlardandır. Buna sebep olmak da aynıdır.

Resûlullah (sav)Efendimiz bir gün ashabına hitaben; ”Bir adamın, ana ve babasına sövmesi, büyük günahlardandır.” buyurmuştu. Ashab-kiram:
“Ey Allah’ın Resulü! Bir adam anne ve babasına sövebilir mi?” de­diler.

Efendimiz (sav)Evet, o bir başka adamın babasına söver de o da onun babasına sö­ver. Anasına söver de o da onun anasına söver.”buyurmuşlardır.
Bir Müslümanın din kardeşine sövmesi, İslâm terbiyesiyle bağ­daşmayacağı gibi insanlık bakımından da çirkin bir harekettir. En şe­refli ve temiz bir uzuv olan ağzımızı en bayağı islere âlet etmek, cid­den esef vericidir. Hadis-i Şerifte ”Dilini tutan kurtuldu.”buyrulur. Ağzımızdan çıkan her şeyden biz mesulüz.

Sure-i Kaf’ın 18. ayeti kerimesinde mealen: “İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında (onu) gözetleyen, dediklerini zapteden bir melek hazır bulunmasın.” buyrulur.

O halde dilimize sahip çıkalım,basit şeylerle ebedi hayatımızı tehlikeye atmayalım

Özellikle çocuklarımızın yanında daha sorumlu ve daha dikkatli olalım.