Mübarek Ramazan-ı Şerif, her türlü hayır ve bereketin toplandığı bir aydır.
Bu ayda yapılan nafile ibadetlere farz sevabı; farzlara ise en az yetmiş misli sevap verilir. Onun için senelik bir ibadet olmakla beraber zekat mükellefi olan Müslümanlar, zekatla ilgili hazırlıklarını, hesaplarını bu mübarek ayda yapmaya özen gösterirler. Oruç ile temizlenen ruhlarını zekatın bereketi ile pekiştirmek isterler. Allah rızası için verilen zekatlar ve yardımlar, muhtaç kimselerin oruç ağızları ile yaptığı dualarla daha da kıymetlenir ve hedefe daha güzel ulaşır.
Allahımızın emrettiği her şey, bizlerin mutlak faydasınadır.
Nefis ve şeytan bizlere zor gösterse de her birerinin bildiğimiz veya bilemediğimiz nice hikmetleri vardır.
Namazın orucun bizlere kazandırdığı maddi ve manevi güzelliklerin yanında sırf mali bir ibadet olan zekâtın da kendine mahsus faziletleri vardır.
Yaşadığımız şu imtihan dünyasında, Cenabı Hak, kullarından bazılarını daha zengin, bazılarını da fakir kılmıştır.
Bu istemekle ve hatta çoğu zaman çalışmakla bile elde edilecek bir şey değildir. Cenabı Hakkın zengin kılması sevdiğinden, kılmaması sevmediğinden değildir. Çünkü, Allahın en sevgili kulu ve Resulü, bizim anladığımız manada çok fakir bir hayat sürmüş, bundan da memnun kalmıştır.
Zenginlik veya fakirlik, ezeli bir takdir ve bizler için imtihandır.
Burada fakirden beklenen hal, sabır; zengine emredilen ise şükürdür.
İşte zekât en başta zenginlik nimetinin şükrüdür.
Zekâtın kelime manası; temizlik, arıtmak, bereketli olmak, iyi ve düzgün olmak demektir. Zekât; tam da bu manalardaki güzellikleri içinde barındıran bir ibadettir. Evvela, temiz ve temizleyici bir ibadettir.
Şöyle ki; Zengin kimsenin malında helalinden kazanılmış bile olsa Cenab-ı Hak, fakire ve bazı ihtiyaç sahiplerine hak vermiştir.
Zekat verildiği zaman bu haklar iade edilmekte ve malımız kul hakkından temizlenmektedir. İkinci olarak zekat; sahibini günahlarından temizler.
Üçüncü olarak; Fakir ve muhtaç kişide zengine karşı oluşan kıskançlık ve kin gibi kötü duyguları temizler, yerini muhabbet ve güzel duygular alır.
Hadis-i şerifte de “Zekât İslam’ın köprüsüdür.”(Taberani,) buyrulur.
Yani insanlar arasında muhabbet ve yardımlaşma köprüsüdür.
Bu köprü, aynı zamanda zekat veren kişiyi Cennete ulaştırır.
Dördüncü olarak; zekât veren kişiden cimrilik ve bencillik gibi nefsin en çirkin huylarını temizler, arındırır. Onun yerine Cenab-ı Hakkın en sevdiği cömertlik gibi güzel bir ahlakı kazandırır.
Hadis-i şerifte ifade edildiği üzere “Cimrilik, Kökü Cehennemde olan ve dalları dünyaya sarkmış bir ağaçtır. Kendisine yapışanı cehenneme götürür. Cömertlik ise kökü cennette, dalları dünyaya sarkmış bir ağaçtır. Kendisine tutunanı Cennete götürür.”
(Zekat malı azaltmaz; bilakis bereketlendirir ve korur. Nitekim hadisi şerifte şöyle buyrulur.“Mallarınızı zekât ile koruyunuz. Hastalıklarınızı sadaka ile iyileştiriniz, bela dalgalarını dua ve niyaz ile karşılayınız.” Bütün bu açık vaatlere rağmen zekatlarını vermekte zorlanmak, ancak iman zayıflığı ile izah edilir. Onun için hadis-i şerifte, ”Cimri kişi ibadet ehli bile olsa Cennete giremez.” buyrulmaktadır.)
(Zekatı verilmeyen mallar,sahibi için dünyada sıkıntı ve ağırlık,ahrette ise azap vesilesidir.Ayeti kerimelerde ve hadisi şeriflerde, zekatı verilmeyen malların, mahşerde kişinin boynuna dolanan bir yılan olup azap edeceği, zekatı verilmeyen altın ve gümüşlerin eritilerek sahibinin vücudunu dağlayacağı haber verilmektedir.)
Tevbe suresinin 103. Ayeti kerimesinde zekatın faziletleri şöyle anlatılır:
”Ey Habibim Onların mallarından zekat al; ki bununla kendilerini (günah kirlerinden ve nefsin kötü hastalıklarından) temizlemiş, onların iyiliklerini bereketlendirmiş, (kendilerini muhlisler mertebesine yükseltmiş) olursun.Ve onlara hayır dua et, ey Habibim. Çünkü senin duan onlar için sükunettir, nurdur. Allah hakkıyla işiten ve çok iyi bilendir.”