Etiket arşivi: GEÇİM DARLIĞI

BİR TUĞLASI ESKİK CENNET KÖŞKÜ

          Vakti zamanında bir ermiş vardı. Adam bütün hayatını Allah’a ibadet ve taat içinde geçirdiği için mal ve servet biriktirmemişti. Kendi yağıyla kavrulmuş, kıt kanaat geçine gelmişti. Fakat ömrünün son günlerinde iyiden iyiye geçim darlığına düşmüş ve takatten de kesilmişti.

          Bir gün karısı ermişe, geçim darlığından şikayet ederek, “Kocacığım, ne olur, Allah’a dua et de biraz dünyamız genişlesin, feraha kavuşalım” der, ermiş de Allah’a yalvarıp yakararak O’ndan biraz dünyalık ister.

          Kadın odaya girdiğinde bakar ki bir tuğla büyüklüğünde sapsarı bir altın külçe durmaktadır. Hemen alıp, “dilediğimiz kabul oldu” diyerek sevinç çığlıkları arasında kocasına gösterir. Kocası da “Al, dilediğin gibi harca karıcığım” der.

          O gece ermiş rüyasında kendini Cennette bir tuğlası eksik bulunan altından bir köşkün yanında görür. “Bu köşk kimindir?” diye sorunca melekler, “sizindir” diye cevap verirler. Adam tekrar, “pekala, bunun eksik tuğlası nerede?” diye sorunca, “size gönderdik” cevabını alır.

          Ermiş uyandığında karısına altın külçeyi getirmesini söyler. Külçe gelince de başucuna koyarak şu samimi sözlerler Allah’a el açıp yalvarıp yakarmaya başlar;

          “Allah’ım! Bana bahşettiğin altın külçeyi geri sana iade ediyorum. Ne olur kabul buyur.”

          Allahü Teala(c.c) da altın külçeyi kabul ederek Cennetteki köşkün eksik yerine koyar.

          Büyüklerden biri diyor ki:

         Allah(c.c.) kişinin dünyada yediği her lokmasına karşılık ahiretteki payını eksiltir. Nitekim Yüce Allah(c.c.) şöyle buyuruyor: Ahiret kazancını isteyen kimsenin ahiret kazancını; dünya kazancını isteyenin de dünya kazancını artırırız. Ama dünya kazancının artırılmasını isteyen kimsenin ahirette hiçbir  nasibi yoktur.” Şura Suresi Ayet 20

Reklam

SIKINTILARIN SEBEBİ

sıkıntıAbdülkadir-i Geylani Hazretleri buyurdular:

Hadis-i Şerifte: “Kul işlediği günah sebebiyle bol rızıktan mahrum olur.” buyurulmuştur.

         Geçiminde darlık, rızkında zorluk ve halinde dağınıklık gördüğün zaman, bu halin Allah’ın emrini terk edip nefsinin hevasına uyduğundan dolayı olduğunu bil.

         Sana başkalarının eli ve dili ile  saldırdığını, zalimlerin ailene ve malına kast eylediğini gördüğünde, Allah’ın haram ve yasaklarını işlediğini, üzerine düşen hukuku yerine getirmediğini, dinin hududunu aştığını bilmelisin.

         Kalbinde hüzün, gam, şiddetli sıkıntı ve endişeler toplandığı zaman, Allah’ın sana takdir eylediği şeye itiraz üzere bulunduğunu, senin ve diğer yaratılanlar hakkında Cenab-ı Hakk’ın tedbirine razı olmadığını, Hakka itimadında noksanlık olduğunu mutlaka bilmelisin.

         Sen bu hallerinden birini kendinde gördüğünde hemen o halini düzeltmeğe çalış ve tevbe et.

         Kaynak : Fazilet Takvimi 08/03/2012

figur

Resûlullâh (s.a.v.) “Muhakkak öyle günahlar vardır ki, onları ne namaz, ne oruç, ne hac, ne de umre temizler.” buyurdu. ‘Onları ne temizler, yâ Resûlallâh?’ dediler. “Maîşet (geçim) yolunda çekilen sıkıntılar.” buyurdu.      (Hadîs-i Şerîf, Taberani, el-Mu’cemü’l-Kebîr)

figur

BAZI GÜNAHLARA GEÇİM SIKINTISI KEFFARET OLUR

Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurdular:

“Dikkat edin, hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüz(sürü)den mes’ulsünüz.”

Hem kendisine ve hem de başkasına faydalı olmakla meşgul olan kimse, yalnız kendisini düzeltmekle uğraşandan daha hayırlıdır. Başkasının eziyetine katlanan, huzur içinde yaşayan kimse için sıkıntı çekmeyen gibi değildir.

Aile ve çocukları uğrunda zahmet çeken, Allah rızası uğrunda mücahede eden gibidir.

• “Kişinin aile efradına infak ettiği, harcadığı sadakadır. Kişi ailesinin ağzına koyduğu lokmadan muhakkak sevab alır.” • “Namazını güzel kılan, malı az, çoluk çocuğu kalabalık ve Müslümanları çekiştirmeyen kimse -şehadet parmağı ile orta büyük parmağını göstererek-, Cennette benimle şöylece beraberdir.”  • Allâhü Teâlâ çoluk çocuğu kalabalık olan iffet sahibi fakirleri sever.” • Kişinin günahları çoğaldığı vakit (günahlarına keffaret olmak için) Allâhü Teâlâ onu geçim sıkıntısı ile imtihan eder.” • “Günahlardan öyle günahlar vardır ki, onları ancak maişet uğrunda çekilen zahmetler mahveder.”  • “Üç kızı olup, ihtiyaçtan kurtarıncaya kadar onlara iyi bakan, yedirip giydiren kimse -affedilmeyecek bir günah işlemiş olan müstesna- elbette Cenneti kazanır.”

Abdullah İbn-i Mübârek (k.s.):

“Allah yolunda savaştan makbul amel bilir misiniz?” diye sordu.

“Bilmeyiz” denilince şöyle buyurdular:

“Âilesi kalabalık olan fakir bir kimsenin gece uyanıp üstü açılmış olan çocuklarını örtmesi bizim düşmanla harbetmemizden daha makbuldür.”

Kaynak : http://www.fazilettakvimi.com/tr/2013/7/20.html

figur

Hz.Ali(k.v.) Efendimizin kılıcında şu ibare yazılıydı:

Dünya husûsunda insanlar ne kadar hırslı ve tedbirli… Hâlbuki rızkların taksiminde aklın ve kemâlin tesiri yoktur. Ne takdir edilmişse rızklar o kadardır. Nice edepli akıllı insanlar var ki, dünya ona müsâit değildir. Nice ahmaklar da var ki, kusurlarına ve eksiklerine rağmen dünyalarına nâil olurlar. Eğer kuvvet ve gâlibiyete göre dünya ele geçecek olsaydı, şâhinler serçelere rızktan bir şey bırakmazdı”.           

                                                                                                                                            Kaynak : Hakayık (Mehmet Zihni Hz.)

***

KULA BELA GELMEZ HAK YAZMAYINCA
HAK BELA YAZMAZ KUL AZMAYINCA
HAK KULDAN İNTİKAM KUL İLE ALIR
DİN İRFAN BİLMEYEN BUNU KUL ETTİ SANIR

***

Allah Bazen Kuluna Darlık Verir, Abdülkadir Geylani (k.s)

Allah’ı sevenler O’nun yakınlık kapısını daima açık bulurlar. Bu hal tıpkı bir anne ile çocuğunun şu hadisedeki durumlarına benzer ki; anne kapısını çocuğunun yüzüne kapar. Fakat bütün komşulara da, çocuğu kendilerine gelirse ona kapıyı açmamalarını ve bir şey vermemelerini tenbih eder. Çocuk çıkar. Bütün komşuları dolaşır. Kapıları çalar. Ancak hiçbir kapı açılmaz. Bunun üzerine ağlayarak ve pişmanlık duyarak geri gelir. Annesinin kapısının önüne oturur. Oradan kalkmaz Çünkü çaldığı her kapının kendisine kapalı olduğunu görmüştür.

Allah bazen kuluna darlık verir. Bunu sırf o kulunu kendine yöneltmek için yapar. Kulunun, kalbini Allah’tan başkasına bağlamaması için yapar.

Allah’a sadakatle bağlı olan sufinin kendi nefsi için fazla şevkat ve merhamet talebinde bulunmaması münasiptir. Eğer Allah’tan mutlaka bir istekte bulunması gerekiyorsa, bu takdirde ancak kifayet miktarı istekte bulunmalıdır.

Kaynak: Fethu’r-Rabbânî / Abdülkadir Geylani (k.s)