Ve (Allah,) Adem’e isimlerin hepsini öğretti,”
Veheb bin Münebbih Hazretleri buyurdular: Allahü Teâlâ Hazretleri, Âdem Aleyhisselâm’ı yaratmayı murad ettiği zaman, yeryüzüne vahyetti yani yeryüzüne anlattı ve ona ilham etti.
-“Ben senden halife kılacağım, onlardan kim bana itaat ederse onu cennetime koyarım ve onlardan kim bana asî olursa onu da Cehenneme koyarım.” dedi. Yeryüzü (toprak):
-“Benden bir varlık yaratacaksın da o da Cehennemlik mi olacak?” diye sordu: Allahü Teâlâ Hazretleri:
-“Evet!” dedi. Yeryüzü (arz) ağlamaya başladı. Toprağın ağlamasından, kendisinden kıyamete kadar akacak olan pınarlar fişkırdı. Allahü Teâlâ Hazretleri, yeryüzünün dört zaviyesinden toprağın siyahından, beyazından, kırmızısından, güzelinden, çirkin ve kötülüğünden, kolayından, zorundan, dağından ve ovasından kendisine bir avuç toprak getirmesi için, Cebrail Aleyhisselâm’ı yeryüzüne gönderdi. Cebrail Aleyhisselâm. yeryüzünden toprak almak için geldiğinde, toprak şöyle yalvardı:
-“Benden toprak alman için gönderen Allah’ın aşkına, benden bir şey alma,” diye yakardı. Çünkü Sultana yaklaşmakta birçok menfaatler olduğu gibi, büyük bir tehlike de vardır.
Denildiği gibi: Babacığım! Sayısız, menfaatler oradadır. Ve eğer huzur istersen kenarı uzlete çekil. Cebrail Aleyhisselâm, ondan bir şey alamadan mekânına geri döndü.
-“Yeryüzü senin büyük adına yemin ederek bana yalvardı. Bunun üzerine ondan bir şeyi almayı kerih (çirkin ve kötü) gördüm.
Allahü Teâlâ Hazretleri, Mikâil Aleyhisselâm’ı gönderdi. Mikâil Aleyhisselâm, yeryüzüne indi. Yeryüzü, Cebrail Aleyhisselâm’a
dediğinin aynısını söyledi. Mikâil Aleyhisselâm, bir şey almadan geri döndü ve Cebrail Aleyhisselâm’ın söylediğinin aynısını söyledi. Allahü Teâlâ Hazretleri, İsrafil Aleyhisselâm’ı gönderdi. İsrafil Aleyhisselâm da bir şey almadan döndü. Cebrail Aleyhisselâm’ın dediği gibi mazeret beyan etti.
Allahü Teâlâ Hazretleri, ölüm meleğini (Azrail Aleyhisselâmı) gönderdi. Azrail Aleyhisselâm, yeryüzüne geldiğinde, arz (yeryüzü ona:
-“Seni gönderen Allah’ın izzet (ve üstünlüğüne) sığınırım. Bu gün benden alacağın bir avuç toprak yarın Cehennemde olacak”dedi. Azrail Aleyhisselâm:
-“Ben de 0 yüce ve azîz olan Allah’ın bir emrine asî olmaktan ona sığınırım,” dedi. Azrail Aleyhisselâm, yeryüzünün dört köşesinde (açı ve boyutunda) kırk zira kadar bir avuç toprak kapıp aldı. Bundan dolayı topraktan yaratılan insan oğlu, yeryüzünün değişik renklerinden dolayı değişik renk ve vasıflarda dünyaya gelmektedirler. Onlardan kimi beyaz, siyah, kırmızı, yumuşak ve serttir. Bütün zürriyet bu avuç topraktan oldu. İnsanın bedeninin aslı bu topraktır. İnsan vefat ettiği zaman, toprağının alındığı yere defnedilir.
Azrail Aleyhisselâm bu toprağı aldıktan sonra göğe yükselir. Allahü Teâlâ Hazretleri, Azrail Aleyhisselâm’a sordu:
-“Yeryüzü sana yalvardığında ona rahmet edip acımadın mı?” Azrail Aleyhisselâm:
-“Ya Rabbil Senin emrin mi üstün, yeryüzünün yalvarması mı?” dedi, Allahü Teâlâ Hazretleri buyurdular:
-“Sen onun evladının ruhlarını kabzetmeye (almaya) elverişlisin,” buyurdu.
Ravzatül-ulemâ’da buyuruldu: Yeryüzü Allahü Teâlâ Hazretlerine şikâyette bulundu:
-“Ya Rabbi! (İnsanın yaratılması için benden alınan toprak ile) ben eksiliyorum,” dedi. Allahü Teâlâ Hazretleri:
-“(Senden alınan toprağın) en iyi ve en güzel kokar bir şekilde elbette sana geri iade edeceğim,” buyurdu. Onun için cenazelere misk ve güzel kokular sürülmektedir.
İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri, Fatih Yayınevi: 1/381-382.