HZ. ALİ’NİN (K.V.) EVLÂTLARINA VASİYETLERİ

Hz. Ali (k.v.) kendisini şehîd eden yarayı aldığı vakit, oğulları Hz. Hasan’ı ve Hz. Hüseyin’i (radıyallâhü anhümâ) çağırarak onlara şöyle nasîhatte bulunmuştu:

“Allah’tan korkmanızı ve dünya hayatında size karşı haksızlık edilse bile, sizin öyle davranmamanızı tavsiye ederim. Sakın kaybettiğiniz kimse için ağlamayasınız.

Haktan başka bir şey söylemeyin. Yetime merhamet edin, zayıfa yardımcı olun. Âhiretiniz için amelde bulunun. Zâlimin hasmı, mazlûmun da yardımcısı olun.

Allâh’ın kitabındaki hükümler ile amel edin ve Allah yolunda kimsenin kınamasından çekinmeyin.”

Sonra diğer oğlu Muhammed İbnü’l-Hanefiyye’ye dönerek şöyle buyurdu: “Abilerine nasîhatimi işittin. Bunlar sana da nasîhatimdir. Abilerine hürmet et, zîrâ üzerinde hakları büyüktür. Onların sözünü dinle ve onlara danışmadan hiçbir işe girişme.”

Sonra Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’e (r. anhümâ): “Şu kardeşinizi size bırakıyorum. Babanızın onu sevdiğini çok iyi biliyorsunuz.” buyurdu.

Sonra Hz. Hasan’a (r.a.): “Ey oğlum! Allah’tan korkmanı, namazını vaktinde kılmanı, zekâtını ehli olanlara vermeni tavsiye ederim. Abdestini güzelce al, zîrâ abdestsiz ve tahâretsiz hiçbir namazın olmaz.

İnsanların suçlarını bağışla. Öfkeli ânında öfkeni yut. Sıla-i rahim yap; akrabalarını gözet. Sana karşı câhillik edene hilim ve sabırla muâmele et.

Dîninde fıkıh sahibi ol. Bir işe giriştiğinde sabır ve sebât göster. Kur’ân-ı Kerîm okumakla ve içindekilerle amel etmekle meşgul ol.

Komşuna iyilikte bulun, marûfu (dînin güzel gördüklerini) emredip münkeri (dînin kötülediklerini) nehyet ve her türlü çirkin işten uzak dur.” buyurdu.

Hazret-i Ali (k.v.), sonra vasiyetini yazdı ve vefât edinceye kadar “Lâ ilâhe illallâh” kelime-i tevhîdinden başka bir söz söylemedi. (el-Kâmil fi’t-Târîh)

CÂFER-İ SÂDIK HAZRETLERİNDEN Tıklayınız…