Bizleri en güzel bir kıvamda yaratan Yüce Rabbimiz, sayısız maddi ve manevi nimetlerle donatmıştır. Ayet-i kerimede, ”Eğer Allahın nimetlerini saymak isteseniz gruplayarak bile sayamazsınız.”(Nahl.18) buyruluyor.
Şükründen aciz olduğumuz nimetlerden biri de sağlıktır. Bu öylesine kıymetli ki maddi ve manevi, dini ve dünyevi pek çok nimete bu olmadan kavuşulamaz. Yeme, içme, gezme gibi dünyevi işler de; Namaz, Oruç, Hac gibi dini vecibeler de ancak sağlıkla ifa edilir. Onun için sağlıklı olmamızdan dolayı Mevla’mıza daima şükretmeli ve sağlığımızı korumaya çalışmalıyız.
Bir Hadis-i Şerifte şöyle buyruluyor:
”İki nimet vardır ki insanların çoğu bu iki nimet hususunda aldanmışlardır. Bunlar; sıhhat ve boş vakittir.”(Buhari Kitabür-Rikak)
Ayeti kerime’de de Mevla’mız; ”Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayınız.” buyuruyor.(Bakara-195)
Bu bakımdan kişinin kendi sağlığını koruması Farz-ı Ayn’dır.
Ve farzların en önde gelenlerindendir.
Dolayısı ile sağlığa dikkat etmek; bunu veren Allaha karşı hem şükür, hem ibadettir.
Yüce dinimiz, sağlıkla ilgili emir ve yasaklarla insanı ve toplumu maddi ve manevi hastalıklardan koruma altına almıştır.Bu emirlerden biri temizliktir “Temizlik İmanın yarısıdır. Bulunduğunuz yerleri ve sokaklarınızı temiz tutunuz.” gibi Hadis-i Şerifler; ve namaz gibi en mühim ve en çok muhatap olduğumuz bir ibadet için temizliğin şart olması gibi tatbikatlarla da bu pekiştirilmiştir.
Bir diğer husus da sarhoşluk veren maddelerin haramlığıdır.
Bunda insanın beden ve akıl sağlığının, toplumun huzur ve refahının korunması gibi hikmetler vardır.
Ayrıca domuz eti başta olmak üzere eti yenmeyen diğer hayvanlardan uzak durulmasının da başta sağlık olmak üzere bildiğimiz veya bilemediğimiz pek çok hikmetleri vardır.Nitekim A’raf suresinde şöyle buyrulur: O peygamber, müminlere temiz şeyleri helâl, pis ve murdar şeyleri haram kılıyor.”(Araf 157)
O halde haram kılınan her şey pistir, murdardır ve hiçbir faydası yoktur.
Ayrıca; aslında haram olmadığı halde beslenmesi, kesimi, temizlenmesi veya sonradan sağlığa zararlı bir takım katkılarla hazırlanan gıda maddelerinden de uzak durmalıdır. O da artık haramlaşmıştır.
Sadece kendimizi değil; bizden sonraki nesilleri bile tehlikeye atabilecek gıda maddeleri de elbette sağlığa zararlı olduğu için haramdırlar.
Müslüman önüne geleni sorgulamadan yiyecek kadar bilinçsiz değildir. Daima helali,temizi arar. Ama helali yerken de ölçülü olmalıdr.
Hadis-i Şerifte şöyle buyruluyor:
“Ademoğlu midesinden daha şerli bir kap doldurmamıştır. Ademoğluna belini doğrultacağı kadar birkaç lokma yeterlidir.Eğer daha fazla yemek istiyorsa, (midesini üçe ayırsın), üçte biri yemek, üçte biri su, üçte bir de nefesi (veya tefekkür)için.”Tirmizî (2381); İbn Mace (3349)
Bunlara ilaveten soğuktan korunmak, bulaşıcı hastalık olan yerlerden uzak durmak, vücudun ihtiyacı olan gıdayı ve istirahatı temin etmek,her türlü aşırılıktan kaçınmak da sağlık için gerekli görülmüştür.
Bütün bu tedbirlerin yanında eğer hastalık mukadder ise yine de gelir.
O zaman da tedavisini aramak emredilmiştir.
Hadisi şerifte şöyle buyruluyor:
”Hekimlere tedavi olunuz; çünkü Cenabı Hak, ihtiyarlık hariç tedavisi olmayan hiçbir hastalık yaratmamıştır. Her hastalığın bir ilacı vardır. Hastalığın ilacı denk gelirse Allahın izni ile Şifa bulur.”
Hadis-i Şerifte müjdelenen şifa, Cenabı Hakkın hastalıklara şifa verici “EŞ-ŞAFİ” ismi şerifinin tecellisi ile olur.
Mümin bıkmadan ve sonuna kadar tedaviyi aramalı,bunu yaparken de sabır ve teslimiyet göstermeli,haline karşı hamd etmeli, takdire razı olmalıdır..
O hal mümin için Allah tarafından verilmiş; belki bir imtihan belki de günahların affı, manevi derecelerinin yükselmesi için hayırlı bir sebeptir.
Hadis-i Şerifte buyrulduğu üzere; “Allah yolundaki mümine isabet eden her yorgunluk, hastalık, sıkıntı, üzüntü, keder, hatta ayağına batan diken, günahlarına kefaret olur.” (Buhari)
Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki:
“Canı Emniyette, Vücudu Sıhhatte ve bir günlük nafakası da yanında olduğu halde sabahlayan, sanki dünya malının tamamı kendisine verilmiş gibi bahtiyardır.”