Hikâye olunur: Ebû Kasım Cüneyd (k.s.) hazretleri, buyurdular:
“Ben camiye (Cuma namazı kılınan camiye) çok erken gittim. O anda bir ses işitim:
‘Ey Ebu’l-Kasım! Seni geçtiler!’
İkinci Cuma günü daha erken bir vakitte camiye gittim.
Yine bir ses işittim:
‘Ey Ebu’l-Kasım seni geçtiler!’
Ben hep daha erken Cuma namazına gelmeye çalıştım. Hep aynı sesi işittim. Öyle ki sabahtan Cuma için namaza gittiğim oldu.
Yine aynı sesi işittim:
‘Ey Ebu’l-Kasım seni geçtiler!’
Bunun üzerine ben, bu kadar erken Camiye geldiğim halde beni geçen kişinin kim olduğunu bana tarif etmesini Allâhü Teâlâ hazretlerinden istedim.
Mihrâb tarafından gizliden şöyle bir ses geldi:
‘Camiye acele gelmekte seni geçen kişi, camiden en son çıkan kişidir!’
O gün Cuma namazını kıldım. Ta ikindi namazına kadar camide oturdum. Cemaat ile ikindi namazını da kıldım. Sonra insanların çıkmasını bekleyinceye kadar oturdum. Cemaatin sonunda çok yaşlı bir ihtiyar çıktı. Hemen onun cübbesinden tuttum.
Ve ona:
‘Ey şeyh! Sen cemaate ne zaman geldin?’ diye sordum.
O zat:
‘Zeval vaktinde geldim!’ dedi.
Ona:
‘Ben tâââ sabah namazında geldiğim halde sen hangi şeyle beni geçtin? Buna delâlet eden nedir?’ diye sordum.
O kişi:
‘Ey Ebu’l-Kasım! Ben Cami’den çıktığım zaman; o günkü gibi ertesi gün de camide kalmaya niyet ediyorum!’ dedi.
Ebu’l-Kasım Cüneyd (k.s.) hazretleri buyurdular:
‘Bunun üzerine anladım ki, bu kişinin beni geçmesi, benden önce camiye gelmiş olması değil; onun himmet ve niyetidir…’
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:47)
“AMELLER NİYETLERE GÖREDİR”
HÂLİS NİYET
NİYET HAKKINDA HADİS-İ ŞERİFLER