“Her kim de Allâh’ın şeâirine (muhterem kıldığı alâmetlere; mukaddesâta) ta’zîm (hürmet) ederse, şüphesiz o kalplerin takvâsındandır.” (Hac Sûresi, âyet 32)
***
Allâh (c.c.) ile alâkâlı olan, din yönünden manevî kıymeti olan şeylere mukaddesât denir.
Allâhü Teâlâ mukaddes olduğu gibi, onun bütün isimleri de mukaddestir. Yine, Allâhu Teâlâ’nın kitapları, peygamberleri, velileri, İslâm ibâdetleri, İslâm mabetleri de mukaddestir. Bütün müslümanlar, mukâddesata son derece hürmet etmekle mükelleftir.
Biz müslümanlar herhangi bir ibâdete veyâ hayırlı bir işe başlayacağımız zaman, besmele okuruz. Bir hadîs-i şerîfte; “Herhangi hayırlı bir işe Bismillah sözü ile başlanmazsa, o iş bereketsizdir.” buyurulmuştur.
Rabbimizin mübârek isimlerini yazarken ve anarken “Teâlâ, Subhânehû, Azze ve Celle ve Celle Celâlühû” gibi ifâdeler kullanırız.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mübârek isimlerinden biri anılınca salât ve selâm okuruz. “Hazret-i Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem,” deriz. Mübârek isimlerini de “aleyhissalatü vesselâm, sallallâhu aleyhi ve sellem” diye yazar veyâ okuruz.
Diğer peygamberlerin mübârek adlarını da “Selâm” ile anar, “Âdem aleyhisselâm, İbrâhim aleyhisselâm” deriz.
Ashâb-ı Kiram’dan birinin ismi yazıldığı veya anıldığı zaman “Radıyallâhü anh” deriz. Meselâ, Ebu Bekr-i Sıddîk Radıyallahu anh. Ashâbın tamamını hayırla anmak, hepsine karşı sevgi ve saygı göstermek, hiç birine dil uzatmamak gerekir. Onlar arasında geçen bazı hadiseleri ileri sürerek haklarında hürmete aykırı sözler söylemek hiç bir müslümana yakışmaz.
Diğer âlimler için, “Rahmetullahi aleyh” deriz. Meselâ, İmâm-ı Azam rahmetullahi aleyh.
Evliyâ-i kirâm için, “Kaddesallâhü sırrahû”, deriz. Meselâ, İmâm-ı Rabbânî Kaddesallahu sirrahu. Bunlar, İslâm âdâbındandır.
Kaynak : Fazilet Takvimi
Kıbleye Hürmet tıklayınız….