Resulullah’ın(s.a.v.) manevi sûreti şeriattır. Şeriat kuvvetli olursa sûret de kuvvetli olur.
Babam Şeyh Yakup Efendi (.a.) anlatırdı. Sulûkumun ilk zamanlarında ben ne amel işlesem hemen gelir karşımda bir şekil alırdı. Bir gece yatsı namazını kılmıştım. Gayet güzel bâkire bir cariye gelip karşıma dikildi. Fakat baştan ayağa çıplaktı. Ben gözlerimi kapattım,
-“Var git karşımdan” dedim.
-“Nasıl giderim ki, ben senin kıldığın yatsı namazınım. Ben senden bir an olsun ayrılamam” dedi. Ben de
-“Peki niçin çıplaksın” dedim. Bana şöyle cevap verdi.
-“Benim elbisem sünnet idi. Sen sünneti kıldıktan sonra falan derviş ile dünyevi bir konuda konuştun. Sünnetin sevabı gitti, ben de çıplak kaldım. Senin amellerin içinde, kıyamete kadar çıplak olarak kalıp, utanacağım.”
Merhum babam bunun üzerine:
-“Bundan sonra farz ile sünnet arasında konuşmayı terk ettim” dedi.
Bu kıssadan anlaşılacak şeyler şudur:
Ameller bir şekle bürünürler. Şeriatın da bir şekil ve sûreti vardır. Bu şeklin tam teşekkül etmesi için, ibadetlerin şartlarına riayet gerekmektedir.
Kaynak : Yusuf Bin Yakup el-Halveti
Tenbîhü’l-Gabi fi Rü’yetin-Nebi Sayfa 87-89
Bedir Yayınevi